TWINNING YA DA BENZER İŞLER

Tıpatıp tıpkı giyinen ikizler, modeller, influencer’lar ve anne-kızlar, iki kişinin birlikte kurduğu markalar ya da rakiplerin imza attığı iştirakler… “Twinning” trendi hepsini anlatıyor, fakat bununla da yetinmeyip sizleri uçsuz bucaksız bir beyin fırtınasına davet ediyor.

Modanın, ünlü sosyolog George Simmel’in vurguladığı üzere bütünleşme ve farklılaşma üzere iki eğilimi kucakladığını, kişiyi yaratıcılığı doğrultusunda bireyselleştirirken tekrarlanan trendler paralelinde de bir kümeye aidiyet sağladığını biliyoruz. Benzerlik, bütünleşme ve aynılaşma, kümeye aidiyetle birlikte kişiye özgüven verir, konfor ve dayanışma sağlar.

Pandemiyle birlikte yalnızlaştığımız, kozamıza kapanıp kümelere dahil olamadığımız ve sosyalleşemediğimiz günlerin akabinde şimdi tekrar sokağın renklerine ve kalabalıklara karıştığımız bir döneme giriyoruz.

İletişim ve bağ kurma isteğinin, kendi üzere olanla benzeşip güçlü hissetme üzere hislerin ağır bastığı şimdilerde ikiz üzere giyinme trendinin moda dünyasında ağırlık kazanması tesadüf olmasa gerek.

Twinning trendi moda haftalarında fırtına estiriyor. Influencer’lar, kız kardeşler ve yakın arkadaşlar ikiz üzere ya da birebir modelin farklı renklerini giyerek, bazen de benzeyen parçalar kullanarak ilham veren kombinler yaratıyor. Twinning bir tarz bildirisi taşımasının dışında birlik, beraberlik, dostluk ve birebir tarafta olma üzere manalar da içeriyor.

İngilizcesi “twinning” olan, “twin”(ikiz) ve “dressing” (giyinme) sözlerinin birleşmesinden oluşup ikiz üzere giyinmek, iki kişinin tıpkı şekilde giyinmesi manalarını içeren bu trend, aslında yeni olmasa da içinde bulunduğumuz toplumsal dinamiklerde yine mana kazanıyor, pandemide maruz kaldığımız ruhsal ve fizikî yalnızlığa uygun geliyor.

Twinning fizikî bir benzerliğin ötesinde paydaşlık, kız kardeşlik, birlikte yürütülen ve paylaşılan sorumluluklar, yan yanalık üzere kavramları da kapsadığından geniş bir çerçevede varlıklı içerikler doğuran bir trend olarak incelenmeyi hak ediyor. Twinning ’i tıpkı sinemada başrol oynayan iki dün ya starı ya da tıpkı sahneyi paylaşan iki büyük ses sanatçısı üzerinden bile yorumlayabiliriz.

Ruh ikizi arayışı aşktan sonra moda dünyasının farklı kulvarlarında ve hayatın çeşitli alanlarında son sürat devam ediyor.

TAMAMLAYICI STİLLER
Çiftlerin, influencer’ların, iş ortaklarının, kız kardeşlerin ya da yakın arkadaşların moda haftalarında ve toplumsal medyada ikiz üzere görünmelerine sıkça rastlıyoruz.

Benzer fakat tıpatıp birebir giyinmeyen Los Angeles’lı ikiz modeller Hope and Grace Fly (@flytwins) ortalarında bağımlı ve özel bir ilişki bulunduğunu söylüyor. Moschino ve Gucci markalarının reklam kampanyalarında uzunluk gösteren, ELLE’in Amerikan edisyonunda da dikkat çeken ikizler, moda dünyasının aranılan yüzlerinden. Moda haftalarında fotoğrafçıların kadrajına takılan ikiz kız kardeşler Molly ve Reese Blutstein da birbirinin tarzını tamamlayan kıyafetleriyle dikkat çekiyor.

Molly ve Reese Blutstein

İkizlerin benzeyen ve tamamlayıcı tarzlarının art planda doğurdukları birbirine dayanak olma, birbirine güç verme, art çıkma fikirleri yalnızca moda dünyasında değil toplumsal hayatta da en çok özlenen, aranılan his durumlarından biri. Ayrıyeten tamamlayıcı giysinin özellikle kombinleme konusunda meşakkat yaşayanlar için ilham verici olduğunu da hatırlatalım.

Twinning trendine verilebilecek en son örneklerden biri de, geçtiğimiz Met Gala’ya tıpatıp tıpkı kıyafetlerle katılan Alessandro Michele ve arkadaşı, iş ortağı Jared Leto. Saç tarzlarından ayakkabılarına, çiçek işlemeli ekip elbiselerinden çantalarına tam bir birebirlik içinde olan ikilinin bu ikiz üzere görünme dileği birinci değildi; 2008 yılındaki Met Gala’da da birbirini tamamlayan kıyafetlerle dikkat çekmişlerdi.

Çiftin, “Yaldızlı Çağ” olarak çevrilen “Glided Glamour” konseptiyle öne çıkan moda dünyasının en önemli etkinliklerinden sayılan Met Gala’da katıksız ve şaşırtıcı bir aynılıkla göz doldurmaları, Yaldızlı Çağ’ın en yıldız isimleri ortasında sayılmalarına imkan sağladı.

Son Met Gala’ya tıpatıp tıpkı giyinerek katılan iki arkadaş ve iş ortağı Alessandro Michele ile Jared Leto’yu birbirinden ayırmak birinci bakışta sıkıntı.

MODA İŞBİRLİKLERİ VE TWINNING
Aslında twinning trendi moda dünyasında yeni değil. Şarkıcı ikiz kardeşler Aya ve Ami Suzuki, yan yana gelince “best friends” yazan deri ceketleri, emsal gardıropları ve sarı saçlarıyla dikkat çeken Caroline Vreeland ve Shea Marie, yıllardır moda haftalarında, sokaklarda ve defilelerin birinci sıralarında yer alarak ikiz tarzını bizlere çok uygun anlattılar.

Retro soslu burjuva tarzlarıyla moda haftalarında ve toplumsal medyada dikkat çeken Molly ve Reese Blutstein kardeşler, meleksi ve tıpkı vakitte hiptonik görünümleriyle Wes Anderson sinemalarından fırlamışa benziyor.

Bire bir birebir giyinmenin yanı sıra, farklı renk tıpkı model, birebir markanın farklı parçaları ya da bir trendin iki farklı yorumu şeklinde tezahür eden twinning trendi misal görünmek dışında birliktelik, ikilik, paydaşlık üzere söz ve manaları da türeterek çeşitli işbirliklerini ve düşünce biçimlerini akla getiriyor.

Tamamlayıcı tarzlarıyla öne çıkan ikiz kız kardeşler Anna ve Sonia Kuprienko’nun Bloom Twins isimli bir müzik kümeleri var.

Geçtiğimiz yıl Alessandro Michele’nin Balenciaga’nın logolarını Gucci kıyafetlere taşıması, kapsül koleksiyon ve işbirliği üzere daha “sıradan” birlikteliklerin ötesinde oldukça yaratıcı bir içerik ortaya çıkararak bir tarz kodları buluşmasına imkan sağladı ve “ikiliklerin” içerik ve yöntem ne olursa olsun heyecan verici sonuçlar doğurabileceğini gösterdi.

Bir başka tasarım twinning’i olarak yorumlanabilecek Versace ve Fendi buluşmasında; Versace x Fendi Sonbahar/Kış 2021-2022 koleksiyonu, Versace’nin ikonik medusa sembolünü çevreleyen Fendi logosuyla sunuldu.

VERSACE X FENDI

Dinamizmini her daim canlı tutmaktan vazgeçmeyen modanın karşımıza bir Prada ve Raf Simons işbirliğiyle çıkması da twinning trendinin güçlü açılımlarından biri olarak yorumlanabilir. Miuccia Prada ve Raf Simons’un güçlerini birleştirmesi, iki farklı bakış açısını ortak bir diyalogda buluştururken doğurduğu yepisyeni tarz kodları ve düşünce biçimleriyle “ikiliğin” verimliliğini de göstermiş oldu. Miuccia Prada ve Raf Simons birlikte tasarladıkları İlkbahar/Yaz 2022 koleksiyonlarını geçtiğimiz 24 Eylül’de Milano Moda Haftası kapsamında Milano ve Şanghay’da eşzamanlı göstererek, ikili bir podyum sunumuna ve moda tarihinde bir prensip imza attılar.

“Bir moda ve paylaşım kutlaması” olarak isimlendirilen ve “senkron görünümler” formatında fizikî ve dijital tecrübesi birleştiren defilede teknolojinin gücüyle bir ortaya gelen görünümler, twinning’in günümüzde ne derece faal ve vazgeçilmez olduğunu gösteriyor.

İşbirliklerinin “hacklenme” olarak da yorumlandığı teknolojik çağda, Y/Project ve Diesel dizayncısı Glen Martens’ın Jean-Paul Gaultier’nin İlkbahar/Yaz 2022 ko- leksiyonunun dümenine geçmesi de yeniden bir başka “hacklenme” ya da twinning yorumu. Martens kendi lisanı olan üç boyutlu metal çiçekleri ve tel örgülü kumaşları Gaultier’nin lisanıyla, korseleri ve denizci çizgileriyle harmanlayarak ortaya üçüncü bir dilbilgisi çıkarmayı başardı.

GUCCI X BALENCIAGA

Twinning trendinin yarattığı sınırsız dünyada aklımıza gelen Manolo Blahnik x Birkenstock, Burberry x Supreme ya da gibisi beklenmeyen işbirlikleri, markaların tek başlarına yarattıkları yankıdan çok daha fazla ses getirerek ve farklı olasılıklar doğurarak ikili oyunların ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu bir defa daha hatırlatıyor bize.

Koton, Anneler Günü vesilesiyle hem erkek, hem de kız çocuklarının anneleriyle tıpkı kombini giyebilmesi için özel bir koleksiyon hazırladı. Calzedonia da Küçük Me kapsül koleksiyonu ile twinning trendini anne ve kız çocukları üzerinden yorumluyor.

Şunun da altını çizelim; rakip markalar ve dizayncılar ortak bir yolda ilerlemeye karar vererek yalnızca özgün ve heyecan verici sonuçlar keşfetmekle, daha popüler olmakla kalmıyor, tüm dünyanın duyması gereken barış ve diyalog iletileri da vererek toplumsal gündeme damga vuruyor.

İspanya kraliçesi Letizia Ortiz Mayıs ayında Merida’da gerçekleşen bir ödül merasiminde mükafatını almak için sahneye çıkan Inmaculada Vivas ile pişti oldu. Twinning bazen programlı değil, rastlantısal de gerçekleşebiliyor. İki bayan buna yalnızca güldü.

TWINNING VE SISTERHOOD: ORTAK DEĞERLER
Twinning emsal giyinme, misal düşünme ve üstte saydığımız iş iştirakleri dışında iki kız kardeş, iki sevgili, karı/koca ya da iki arkadaş tarafından kurulan markaları da akla getiriyor.

Bugün bir dünya markasına dönüşen Beste ve Merve Manastır kardeşlerin birlikte kurup büyüttükleri çanta markası Manu Atelier, New York Fashion Week kapsamında defile düzenleyen, starları giydiren ve ünleri çoktan Türkiye’nin hudutlarını aşan ikiz kardeşler Raisa ve Vanessa Sason’un birlikte kurdukları Raisa Vanessa markası, öncesinde iki yakın arkadaş, sonrasında gelin/görümce olan Begüm Özbaş Kısakürek ile İris Süloş Özbaş’ın yarattıkları takı markası Monapetra; iki kişilik moda seyahatlerinden örnekler.

Moda dünyası iki kız kardeşin birlikte kurdukları çanta markası Manu Atelier üzere ikili iştiraklerle dolu. Twinning bu iştirakler dışında son yıllarda moda sahnesini oldukça hareketlendiren marka işbirliklerini de çağrıştırıyor.

Bir elin nesi var iki elin sesi var mantığıyla hareket eden bu markalar, sorumluluk ve zorlukları paylaşırken hayal gücünü ve yaratıcılığı ikiye katlayarak çok daha büyük başarılara imza atıyorlar.

Özellikle iki bayan tarafından kurulan markalarda ve bayanların yer aldığı moda işbirliklerinde dikkat çeken karşılıklı dayanak, yardımlaşma, paylaşım ve dayanışma fikri, son günlerde öne çıkan kız kardeşlik (sisterhood) kavramını hatırlatıyor bize.

Raisa Sason ve Vanessa Sason

1970 yılında Amerikalı şair Robin Morgan’ın “Sister- hood is Powerful” kitabıyla ortaya çıkan bu kavram, 2017 yılında #MeToo olayı ile tekrar gündeme geldi ve patriarkal ilişkilere karşı bayan dayanışması ve gücünün altını çizdi. Sisterhood, Maria Grazia Chiuri’nin 2017 yılında feminist aktivist Chimamanda Ngozi Adichie’yle işbirliği yaparak muharririn “We Should All Be Feminists” kitabından ilham alan tişörtler tasarlamasıyla yine gündeme oturdu. Sisterhood kavramı her ne kadar bayanlar ortasındaki dayanışma ve güç birliğine gönderme yapsa da twinning trendinin altını çizdiği birliktelik, paylaşım ve aidiyet üzere hislere sahip çıkması bakımından burada twinning hususuyla ilişkilendirildi.

Tıpkı tarzın yaşla ilgisi olmadığı üzere twinning’in de yalnızca gençler ortasında tanınan olduğunu söyleyemeyiz. Zebra desenli kıyafetleriyle bu çift Paris Moda Haftası’nda ilgi odağı oldu.

ZİNCİRİN HALKALARINDAN BİRİ
Bugün özellikle pandemi sonrası yalnızlaşmaya ve genel manada hüküm süren kişisellik ve yabancılaşmaya karşı tüm dünyada birleşme, dayanışma, gruplaşma, karşılıklı güven ve kaynaşmanın ne derece önemli olduğu lisana getirilirken, twinning trendini insanları birbirine yakınlaştıracak geniş zincirin halkalarından biri olarak okumak mümkün.

En mikro düzeyde iki kişinin tıpkı kıyafeti giymesinden marka iştiraklerine, bayan dayanışması ve “empowerment”dan iki rakip şirketin ortaklığa girişmesine (rekaberlik) uzanan farklı düşünceler üzerine baş yormaya davet eden twinning trendi bugün toplumsal ve politik ilişkilerin de temelini oluşturuyor.

Yazı: Selin Miloşyan

ELLE Türkiye Haziran 2022 sayısından alınmıştır.