TCMB’nin para siyasetinin ana aracı faizi kullanmamakta sürdürdüğü ısrar ve yan yollara sapılarak TL’nin kıymetini baskılamak için devreye sokulan tedbirler işe yaramıyor. Enflasyon yükselmeye devam ediyor, TL’nin kıymet kaybını yavaşlatmak için merkez bankası kaynakları harcanmaya devam ediliyor.
AKP’li bakanlardan duymakta olduğumuz aralık-ocak aylarında enflasyonda bir yumuşama beklentisi. Lakin para siyasetinin bu derece etkisiz kılınması kelam konusu aylarda enflasyonda baz tesirinden öteye bir güzelleşmenin mümkün olmadığını gösteriyor.
Dolayısıyla tüm yapay tedbirler bir ortaya gelip enflasyonla uğraşta işe yaramadıkça TL’nin kıymeti de yavaşlatılarak da olsa düşmeye devam ediyor.
En son geçen BDDK’nın döviz varlığı 15 milyonun üstünde olan şirketlerin Türk Lirası kredisi kullanmalarını yasaklamasının akabinde TCMB kaynaklarından 3 milyar dolar satış sayesinde düşüşe geçen dolar, tekrar 17 TL hududuna dayandı. Günü 16,83 liradan açan dolar 16,97 liraya çıktı. Euro ise 17,58 liradan süreç görüyor.
Euro, dolar karşısında 2002’den beri en düşük seviyede
Resesyon telaşlarının Avrupa Merkez Bankası’ndan faiz artış beklentilerini azaltmasıyla euro dolara karşı 20 yılın en düşük düzeyine, 1.0331’e geriledi.
Euro yüzde 0,9 düşüşle Aralık 2002’den beri en düşük düzeye indi.
Fransa’da hizmet PMI endeksinin aşağı taraflı güncellenmesiyle AMB’den faiz artış beklentisi azalarak bu yıl için 190 baz puandan 140 baz puana indi.
Ukrayna işgalinin tesirleri eşliğinde yükselmeye devam eden enflasyon Avrupa için daha önemli bir resesyon riski oluşturmakta. Bu da euronun sene başından bu yana dolara karşı yüzde 8 bedel kaybetmesiyle sonuçlandı.
