Deprem bölgesinde büyük çaplı birinci sanat şenlik olan 11’nci Milletlerarası Antakya Sinema Festivali‘nde mükafatlar sahiplerini buldu. İlan edilen 3 günlük “Milli Yas'” üzerine ödül merasimi çadırkent yemekhanesinde gerçekleştirildi. Alison Murray’in yönettiği “Ariel: Back to Buenos Aires” sineması, Uzun Metraj En Âlâ Sinema mükafatına layık görüldü. Mükafatlar, Nato Çadırkent yemekhanesinde sahiplerine takdim edildi.
“YIKINTILARIN ORTASINDA SİNEMA ŞENLİĞİ OLUR MU DEDİLER”
Ödül merasiminde yaptığı konuşmada misafirelere teşekkür eden şenlik başkanı Mehmet Oflazoğlu, “Antakya Varsa Ben de Varım mottosuyla düzenlediğimiz 11. Milletlerarası Antakya Sinema Şenliğinin akabinde yaşadığımız bu güç günlerden, yardımlaşma ve dayanışmayla çıkacağımıza inanıyoruz. Yıkıntıların ortasında sinema şenliği olur mu dediler. Evet hem de daha çok sanata muhtaçlığın olduğu süreçteyiz. Bizi bu yıkıntıdan kurtaracak olan şey sanat” dedi.
“Acılarımızı lisana getirecek, diğer insanların acılarıyla bizi yakınlaştıracak bir ortak nokta bulacak ve bunu lisana dökebilmek çok önemli” diyen Oflazoğlu, “Birileriyle birlikte bir paydaşlık olma içerisinde olma hissi çok kıymetli. Sinema izlemek, bir tiyatro oyununu paylaşmak, birlikte ağlamak, birlikte gülmek, bazen acının fotoğrafını yapabilmek de güzelleştirici bir şey. Yan yana durarak, bir ortaya gelerek, acılarımızı konuşarak, paylaşarak yeni acılar yaşanmaması için daima birlikte iyileşeceğiz. Sanat iyileştirir” diye konuştu.
Oflazoğlu, şenliğin yapılmasında katkıları olan; T.C. Kültür Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İBB Kültür Daire Başkanlığı, Hatay Büyükşehir Belediyesi, Sinema Genel Müdürlüğü ve Ansam Kültür Derneği’ne teşekkür etti.
“ÇOCUKLARIN GECİKMİŞ GÜLÜMSEMELERİNİ GÖRDÜK”
Festivalin zorluğu kadar hoşluğunu de yaşadıklarını belirten şenlik genel koordinatörü Atakan Metin “Antakya halkına, gelen konuklarımıza hakkıyla sinemalar seyrettirmeyi çok istedik, bununla birlikte zelzele şartlarını mazeret kabul etmeksizin layığıyla sinema gösterimlerinde istediğimizi alamadık. Ancak bu şenlikte Uçaneller Kukla Tiyatrosu ile çocukların gecikmiş gülümsemelerini, Zeynep Hikaye arp konserinde genç kızların sanat heveslerini, Prof. Dr. Emin Başkan hocamız liderliğinde gerçekleşen panellerde tam da artık sanat yapmanın inancını ve Teoman Kumbaracıbaşı söyleşi konserinde depremzedelerin umutlu telaffuzlarını duyduk, gördük, konuştuk ve yaşadık. Bunlarla avunmayacağız ve daha fazlası için şimdiden çalışacağız. Savaşlar olmasın diyoruz, diyeceğiz ancak sanatın olduğu yerde savaşın imkansızlığını da anlamalıyız” dedi.
